Şavşat Duvar Gazetesi Yaşam
Köy Enstitülerinden İmam Hatip Liselerine
17 Nisan, Köy Enstitülerinin açılış kanunun kabulü ve açılışlarının yıldönümüdür.
Şavşat’ta yaşayanlar Cilavuz ve Beşikdüzü Köy Enstitüleri ile bu okulları tanımıştır.
Amacı ilkokullara öğretmen yetiştirmek olan bu okulların fikir babası ve kurucusu Hasan Ali Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde İsmail Hakkı Tonguç’tur. Tonguç tan kısaca bahsedeceğim. İsmail Hakkı Tonguç( Doğumu 1893) eğitiminin bir bölümünü yurtdışında tamamlayıp Çeşitli okullarda öğretmenlik yaptıktan sonra Gazi Eğitim Enstitüsünde müdürlük ilk Eğitmen kurslarının açılmasını İlköğretim Genel Müdürlüğü görevi süresinde de Köy Enstitülerinin proje ve açılış çalışmalarını yürütmüş ülkesinin gelişimi için beyin yoran Demokrat Parti İktidarında ilden ile sürgünlerle cezalandırılmaya çalışılan öğretmenlikten 1954 yılında kendi isteği ile emekli olup 1960 yılında vefat eden ünlü bir eğitimcimizdir.
Köy Enstitüleri , köylerin öğretmen ihtiyacını köyleri iyi bilen ve köy şartlarını yaşayıp eğitimlerini tamamlayan öğretmenler aracılığı ile daha verimli olunacağı ve eğitim maliyetinin düşük olacağı hesabı üzerine kurulmuştur. Yani esas felsefesi ‘ İş için iş içinde eğitim olan bu okullar 1946 yılından sonra siyasi kaygılarla felsefesinden yavaş yavaş uzaklaşmış ve 1954 yılında Demokrat Parti tarafından CHP ye adam yetiştiriyor bahanesiyle kapatılmışlardır. Ayrıca laik eğitimi amaç edinen bu okulları dinsizlikle suçlamışlardır.
Benim bildiğim Ünlü Köy Enstitüsü mezunu Şavşat’ta da bir dönem Türkçe öğretmenliği ve ‘Efkar Tepesi ‘’ni kitabına ad yapan yazar Fakir Baykurt ‘tur. Hepimizin ailesinden veya yakınlarından Cilavuz veya diğerlerinde okuyanı mutlaka vardır. Bizim evde de babaannem bizden de bir çocuk okusun diyerek dedemin kuran kursuna yolladığı amcamın yaşını 4 yaş küçük göstererek bu okula kayıt olmasını sağlamış ve o da okumuştur.. Şimdi nufus kaydına baktığımızda normalde babamdan iki yaş büyük olan amcam kayıtta babamdan iki yaş küçük gözüküyor. Esaret dönemlerini bilen kadınlar çağdaş eğitimin önemini erkeklerden önce algılamışlar.
1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti ilk iş imam hatip okullarını açmayı seçmiştir.
Çünkü böylece emek harcamadan halktan oy alacaklarını hesaplamışlardır.Bu okullar Tevhidi Tedrisat kanununa göre meslek okulu olarak açılmıştır. Daha sonra bu okullar dönemlerden dönemlere sayılarını hızla artırmış bugün ise tevhidi tedrisat yani öğretim birliği yasasını ihlal eder şekilde genel lise statüsüne kavuşmuştur..Bugünün yargıç vali kaymakam ve yöneticilerin yarısına yakını İHL mezunudur.. Demek ki İmam Hatip Liseleri amacından uzaklaşmış bir siyasi görüşe elaman yetiştirir ve bu yolla ülkeyi irticaya taşıyan işlev üstlenmiştir. Bu durumda aynı gerekçelerle ‘CHP ye adam yetiştiriyor’ diyerek kapatılan Köy Enstitüleri gibi İmam Hatip Liselerinin de açılış amaçları ile din adamı ihtiyacını karşılayacak kadar mezun verecek mesleki okul haline getirilmeleri gerekir.
Köy Enstitüleri geleneksel toprak ağalığı aşiretlik dine dayalı eğitim gibi kurumlarla çelişmekteydi. Bugünün doğu ve güneydoğusunda halen sorunlar devam ediyorsa geleneksel sistemlerin, çağdaşlaşma eğilimlerini ve kendilerinin düzenlerine karşı olan girişimleri siyasilerle işbirliği içinde oy avcılığı ile yok etmelerinin sonucudur.
Son zamanlarda genel liselerin durumunu daha kötü hale getirmeye çalışan ve İmam Hatip Liselerine popülerite kazandırmak için uğraşanlar genel liseleri ve diğer meslek liselerini eğitimsizleştirmişlerdir.
Bu okullar bizim arka bahçemizdir söylemi İmam Hatip Liselerini siyasallaştırmanın kanıtıdır..
Eğitmen kursları ve Köy Enstitüleri halkı aydınlatmaya eğitimde laikliği ön plana çıkarmaya yönelik projeler kapatılır iken , laikliğe karşı eylemlerinden dolayı kapatılan siyasi partilerin arka bahçeleri olduğunu beyan ettikleri İmam Hatip Liselerinin sayısı hızla artırılmıştır.
Bazıları Köy enstitülerinin köy çocuklarını köye hapsetme anlamı olduğunu savunmaktadır.
Oysa Demokrat Partinin ilk iş olarak açtığı İmam Hatip Liseleri alt ve orta kesim köy ve kent çocuklarının önlerinin kesilmesi için uygulamaya konulmuştur. Hiç zenginlerin. milletvekillerinin veya bu okulları açanların çocuklarının bu okullarda okutulduğunu gördünüz mü? Biraz zor.
Ülkeyi ve insanını daha rahat ve daha yaşanılır hale getirmesi gereken iktidar partileri kendi ucuz siyasi çıkarları uğruna inanmadıkları demokrasileri kullanarak ülkeyi, yalpalayan eski kağnı arabası tekerleği gibi bir o yana bir bu yana sallandırıp durmaktadırlar.
Nedeni de cumhuriyetin temel niteliklerinden bazılarını -laiklik ve demokrasiyi- içlerine sindiremediklerinden dine yaslanarak siyaset uğraşında olmalarındandır. Ancak hepsinin sonu aynı olmuştur. Dini referans gösteren siyasi iktidarlar yıkılmıştır. Birde hayret ettiğim o iktidarların başındakileri sanki ilahi güç bu durumdan rahatsız olmuşta cezalandırmıştır.
Bir bakın geçmişin ünlü iktidar saltanat kayıklarında bulunanlara. Bakın kim kalmış?
Özet olarak şunu belirtmeliyim ki her şeyin yarımı zarar vericidir. Yarım usta evi yıkar yarım hoca dini yıkar atasözlerinde olduğu gibi devlet artık anayasasında değiştirilmez ilke olarak yazan laiklik özelliğine mutlaka kavuşmalıdır.
Bu ülke, Müslüman olmayanların vergilerinden din adamına maaş veren , zorunlu din dersi okutan ülke olmaktan çıkmalıdır... Yani düşünebiliyormusunuz devlet olarak dinde zorlama yoktur diyoruz sonra ZORUNLU din dersi veriyoruz. Batılı ülkelerde olduğu gibi herkes ödediği vergi ile orantılı kendi dini ihtiyaçları için bedel ödemeli, okullarda da din dersi zorunluluktan çıkarılıp seçmeli hale getirilmelidir. Din ile ilgili bilgiler seçmeli derste verilerek ailelerin merdiven altlarında kuran kursuna çocuk yollamaları sona ermelidir. Devletin artık kendine çıvaldız batırma zamanı gelmiştir.
Laik bir eğitim sistemi için köy enstitülerinin yeri önemliydi. Laik bir devletten uzaklaşmanın yolu İmam Hatip Liseleri ile başlamıştır.. Cumhuriyetin temel niteliklerinden yana tavır koyma zamanı gelmiştir. Yarın geç olabilir. Çünkü laikliği tekrar yorumlayalım gibi söylemler gündeme gelebilmiştir.
Bu İçerik 3969 Kez Görüntülendi